PAZ: Kalıcı Otonom Bölgeler – Hakim Bey
Çevirenin Önsözü
TAZ (Temporary Autonomous Zones – Geçici Otonom Bölgeler) kuramıyla Babil Kulesi’nde açılan çatlakları değerlendirmeyi ve iktidar okyanusunda minik özgürlük adaları oluşturmayı öneren Hakim Bey, PAZ’la (Permanent Autonomous Zones- Kalıcı Otonom Bölgeler) bu adaların sürekliliğinin nasıl sağlanacağını, aralarında iletişimin nasıl kurulacağını ve bu özgün akıntıların kendilerini ana akıma karşı nasıl savunacaklarını – görünmezlik, renk değiştiren canlılar, doğanın zarafeti… – araştırıyor. Sokaklarda şarkılar söyleyen bir grup olduğumuzda, yollarımız bir obada buluştuğunda, bir yürük çadırında cıgaramızı sarıp yaralarımızı paylaştığımızda oluşan ışık pırıltılarının arasında bir geçişliliğin sağlanması mümkün mü? Kendiliğindenlik her an oluşup dururken, sürekliliğin örgütlenmesine de bir çağrıda bulunuyor gibi. Çayırlardan tek tek kalkan kelebekler gruplar oluşturup kral kelebeği otellerinde – sırrına erilemeyen ağaçlar[1] – konaklayıp ayrıldıktan sonra bir koku, biraz toz bırakıyorlar geriye dönecek bir sonraki kuşak için (“Gerçek yolculuk geriye dönüştür” diye ekledi Shevek[2]), arkada kalmış bir dost için, bir sonraki buluşma için ve göçebenin bıraktığı kamp ateşinin korları, yolcuları bir çeşit sürekliliğe davet ediyor.
Hakim Bey, TAZ için olduğu gibi PAZ için de zaten mevcut olandan bahsediyor; bir teori ya da ideoloji oluşturmaktan öte varolanın örgütlenmesi, bir karşılıklı etkileşim taslağı çizilmesi, kendini korumaya yönelik bir taktik zinciri dizilmesi… – çoktan başlamış olan dansın ve neşenin odaklanıp, öz-farkındalık kazanıp bir şenliğe dönüşmesi.
Şenliğin bir parçası olarak mutfak da göz ardı edilmiyor. Yemeğin nasıl pişeceği herkesin aklını kurcalayan bir soru ve şenliğin (ya da “Devrim”in) can alıcı noktası da zaten mevcut merkezi, Devlet-ilişkili ekonomilere karşı bütüncül bir yeraltı ekonomisinin oluşturulabilmesi.
PAZ’da Hakim Bey cömertçe soru işaretleri dağıtıyor ve coşkulu bir sesle esinler veriyor; kendi deyişiyle “öncü”yü değil, “ebe”yi ya da “övgüler düzen”i oynamaya devam ediyor. Biz de bu topraklarda özgün TAZ’larımızın (olmadığını söylemeyin, çatlaklar her yerde ve ışığı sızdırmaya devam ediyorlar[3]) ve kendiliğindenliğin nasıl bir süreklilik kazanacağını araştırırken, Bey’in lirizminden esinlenebiliriz. Örgütlü Kaos. Ütopya Şimdi.
Önsöze Not:
Gezi’de kent hakkı atfıyla başlayan bir eylemin kentin ortasında koca bir ortaklık alanına, bir Geçici Otonom Bölge’ye dönüşmesinin yıl dönümü yaklaşırken ve kimi kentte kimi kırda çeşitli geçici otonom bölgeler an be an oluşup dağılırken Hakim Bey’in Kalıcı Otonom Bölgeler kuramının bunların arasındaki bir sürekliliğe ışık tutması temennisiyle…
İnan Mayıs Aru
TAZ kuramı kendini saf ütopyacılıktan ziyade varolan ya da oluşan durumlarla karşılaştırma çabasındadır. Tüm dünyada insanlar yabancılaştırma şebekesinden ayrılıyor ya da kendilerini kaybediyor ve insani teması yeniden inşa etmenin yollarını arıyor. Bunun ilginç bir örneği –“kent ahalisi kültürü” düzeyinde – hobi iletişim ağları ve konferanslarının çoğalmasında görülebilir. Geçenlerde böyle iki grubun fanzinlerini keşfettim; Yüksek Gerilimin Saray Mücevherleri (cam elektrik yalıtkanları koleksiyonuna adanmış) ve kükürbitoloji[4] üzerine bir yayın (Sukabağı). Hatırı sayılır oranda yaratıcılık bu takıntılara harcanıyor. Hemcins-delilerin çeşitli periyodik toplantıları, özgün ve yüz yüze eksantriklik festivallerine dek varıyor. Kendi TAZ’larını, kendi göçebe konaklarını ve Konsensüs’ten özgürleşme gecelerini arayan yalnızca “karşı-kültür” değil. Öz-örgütlenmeli ve otonom gruplar her “sınıf” ve “alt-kültür” arasında boy veriyor. Babil İmparatorluğu’nun engin arazileri şimdi fiilen boş, nüfusuysa Ana Medya’nın hortlakları ve birkaç psikozlu polisten ibaret.
TAZ kuramı BUNUN GERÇEKLEŞTİĞİNİ fark ediyor- “olmalı” ya da “olacak”tan bahsetmiyoruz, sözünü ettiğimiz hâlihazırda mevcut bir hareket. Çeşitli düşünsel-deneyleri, ütopya poetikasını, paranoya eleştirisini vb. kullanımımız, bu kompleksi ve halen büyük ölçüde kayda geçmemiş olan hareketi açıklığa kavuşturmayı, ona bazı kuramsal odaklar ve öz-farkındalık kazandırarak tutarlı ve bütünleyici stratejilere dayalı taktikler önermeyi yani “ebe”yi ya da “övgüler düzen”i oynamayı amaçlar, “öncü”yü değil.
Ve bu durumda tüm özerk bölgelerin “geçici” olmadığını da dikkate almalıydık. Bazıları (en azından niyet olarak) daha çok ya da daha az “sürekli”dirler. Babil Abidesi’ndeki belirli çatlaklar öylesine boş görünüyor ki tüm gruplar onların içine taşınabilir ve yerleşebilir. Belirli teoriler; örneğin “permakültür” gibi, bu durumla ilgilenmek üzere geliştirildi ve bunu da büyük ölçüde gerçekleştiriyor. “Köyler”, “komünler”, “cemaatler” hatta “arkolojiler”[5] ve “biyosferler” (ya da diğer ütopyacı şehir biçimleri) tecrübe edilip sürdürülüyor. Ne var ki TAZ kuramı burada bile bazı yararlı düşünsel-araçlar ve açıklamalar önerebilir.
Peki ya sürekli TAZ’lar (ya da PAZ’lar) için bir poetikaya (meydana getirme biçimi) ve bir politikaya (birlikte yaşama biçimi) ne demeli? Geçicilik ve süreklilik arasındaki ilişkiye ne olacak? Ve PAZ nasıl kendini TAZ’ın “festival” tavrıyla periyodik olarak yenileyebilir ve tazeleyebilir?
TANITIM SORUNU
ABD ve Avrupa’daki son olaylar öz-örgütlenmeli/otonom grupların Devlet’in yüreğine korku saldığını göstermiştir. Philadelphia’daki MOVE, Waco’nun Koreshite’ları, Deadhead’ler, Rainbow Kabileleri, hackerlar, squatter’lar vb. değişik dozlarda, ortadan kaldırılmak üzere hedef olarak gösterildiler. Buna karşın diğer otonom gruplar göz ardı edildi ya da en azından rahatsız edilmedi. Bu farkı yaratan ne? Etkenlerden biri tanıtım ya da medyalaşmanın habis etkisi olabilir. Medya, “terörizm”in gölge-Tutku oyununa, Babil’in kamusal kefaret ritüeline, günah keçiciliğine ve kanlı-kurbana karşı vampirce bir susamışlık içerisinde. Herhangi bir otonom grup bu “bakış”ın bir kez üzerine düşmesine izin verdiğinde işler boka batar: Medya gösteri ve ölüme duyduğu bağımlılığı tatmin etmek için küçük bir mahşer ayarlamaya çalışacaktır.
PAZ medyanın bu akıllı bombası için çok uygun bir hedef oluşturuyor. Kendi iç-ağılında kuşatılan öz-örgütlenmeli grubun tek çıkar yolu ucuz bir önceden belirlenmiş şehitlikle yenilmektir. Görünüşe göre bu rol yalnızca nevrozlu mazoşistlerin hoşuna gidebilir??? Her halükarda, pek çok grup kendi doğal vadelerini ve gidişatlarını huzur ve sükûnet içinde yaşamak isteyecektir. Burada izlenecek iyi bir taktik Ana Medya Tanıtımından vebaymışçasına uzak durmak olabilir. Kendi içinde sona sürüklemediği sürece bir parça paranoya faydalı olabilir. Sıvışmak için insan cesur olmanın yanında kurnaz da olmalıdır. Bir kamuflaj dokunuşu, biraz görünmezlik yeteneği, taktik olarak biraz zarafet duygusu[6] TAZ için olduğu kadar PAZ için de yararlı olabilir. Mütevazı öneriler: yalnızca kişisel medyayı kullanın (fanzinler, telefon ağaçları[7], BBS’ler, özgür radyo ve mini FM, kamusal kablo yayını vb.), yaygaracı-maço-yüzleşmeci tavırdan kaçının –varlığınızı onaylatmak için Akşam Haberleri’nde (Polis Baskını Tapınanları) beş saniyeye ihtiyacınız yok. Sloganımız şu olabilir: Bir yaşam edinin, yaşam-tarzı değil.
GİRİŞ HAKKI
Muhtemeldir ki insanların birlikte yaşayacakları insanları seçmesi gerekir. “Açık-üyelikli” komünler sürekli olarak beleşçiler ve seks düşkünü patetik sürüngenlerle doluyor. PAZ’lar kendi üyeliklerini karşılıklı olarak seçmelidir –bunun “seçkincilikle” bir ilgisi yok. PAZ, açık işlevi –konuk ağırlama festivalleri ya da ücretsiz yemek dağıtma gibi- geçici olarak tecrübe edebilir, ancak ortalıkta dolaşan ve sempatizan olduğunu beyan eden herekse sürekli olarak açık olması gerekmez.
ÖZGÜN BİR ALTERNATİF EKONOMİNİN ORTAYA ÇIKIŞI
Bir kez daha yineliyorum, bu zaten olmakta, ancak yine de odak noktası haline gelmeden önce üzerinde çok çalışılması gerek. “Lavaro nero”[8], vergisiz işlemler, takas gibi alt-ekonomiler ağırlıklı olarak kısıtlı ve yerel olma eğiliminde. BBS’ler ve diğer iletişim ağı sistemleri, bu bölgesel marjinal akonomilerin (ev idaresi) arasında belli büyüklükte, uygulanabilir alternatif bir ekonomiye yönelik bir bağ kurabilir. “P.M.” şimdiden bolo’bolo’da buna benzer bir şeyin taslağını çizdi[9] –aslında bir dizi olası sistem hâlihazırda mevcut- en azından teorik olarak. Problem gerçek bir alternatif ekonomiyi, örneğin bütüncül bir ekonomiyi IRS[10] ve diğer kapitalist yarış köpeklerinin ilgisini çekmeden nasıl kurabileceğimiz? Örneğin bir su tesisatçısı ya da içki kaçakçısı olarak becerilerimi yiyecekle, kitapla, barınakla ve istediğim psikoaktif bitkilerle – vergi ödemeden ya da hatta Devlet – basımı[11] parayı kullanmadan nasıl takas edebilirim? Meta Dünyasıyla ilişkiler ve işlemler kurmaksızın nasıl konforlu (hatta lüks) bir yaşam sürebilirim? Eğer solcuların gösterilere verdiği tüm enerjiyi, liberterlerin faydasız, küçük, üçüncü parti oyunlara verdiği tüm enerjiyi alsaydık ve tüm bu gücü gerçek bir yeraltı ekonomisi kurmaya yöneltseydik çoktan “Devrim”i yapmış olurduk.
DÜNYA 1972’DE BİR SONA GELDİ
Mutlak Devlet’in içi boş büstü sonunda 1989’da tepetaklak oldu. Son ideoloji, Kapitalizm artık ÇokGeçNeolitiğe ait bir deri hastalığından başka bir şey değil. Deposu boş çalışan bir arzu-makinesi. Kendi ömrüm içerisinde, Dali’nin manzaralarından biri gibi eriyip gittiğini görmeyi umuyorum. Ve pislik çöktüğünde gidecek bir yerlerimin olmasını istiyorum. Elbette Kapitalizm’in çöküşü tüm insanlık kültürünün Godzilla benzeri bir yıkımını gerektirmiyor; bu senaryo yalnızca Kapitalizm’in kendisi tarafından yayılan bir terör tasviri. Yine de rüya gören bedenin rigor mortis[12] gerçekleşmeden önce şiddetle kasılacağı akla yatkındır ve New York ya da LA fırtınayı beklemek için en uygun yerler olmayabilir. (Ve fırtına çoktan başlamış da olabilir)[Diğer yandan NYC ya da LA, Yeni Dünya’yı yaratmak için en kötü yerler de olmayabilir; tamamen işgal edilmiş mahalleler, Halk Milisine dönüşmüş çeteler vb. kolaylıkla hayal edilebilir.] Şimdi, çingenelerin Tersyüz edilmiş[13] yaşam yolu ÇokGeçKapitalizm’in sürmekte olan eriyişiyle baş etmek için iyi bir yol olabilir- fakat bana gelince, ben bir yerlerde bir anarşist manastırı tercih ederim- “mektepliler” için “Karanlık Çağ”ı sürdürebilecekleri tipik bir yer. ŞİMDİ bunu ne kadar organize edersek ileride o kadar az dertle uğraşırız. Ben “hayatta kalmak”tan bahsetmiyorum – ben sırf hayatta kalmakla ilgilenmiyorum. Ben serpilip gelişmek istiyorum. ÜTOPYAYA GERİ DÖNÜŞ.
FESTİVALLER
PAZ, TAZ ağı içerisinde bir düğüm olarak yaşamsal bir işlev sunar; tam zamanlı olarak “çiftlik”te ya da “köy”de yaşayamayacak olan arkadaş ve müttefiklerden oluşan geniş bir çember için buluşma noktası olur. Eskiden köyler, topluluğa zenginlik getiren, yolcular için Pazar sağlayan ve tüm katılanlar için neşeli bir zaman/mekân sunan fuarlar düzenlerlerdi. Bu günlerde, festival TAZ’ın en önemli biçimlerinden biri olarak ortaya çıkıyor, fakat aynı zamanda PAZ için de yenileyici olabilir ve taze enerji sağlayabilir. Bir yerlerde, Orta Çağ’da senede 111 tatil olduğunu okuduğumu hatırlıyorum; bunu kendi ütopya minimumuz olarak almalıyız ve daha iyisini yapmak için çabalamalıyız. [Not: C. Fourier tarafından önerilen ütopya minimumu ortalama 18. yy Fransız aristokratının tattığından daha fazla yemek ve sekse denk düşüyordu, benzer bir içerik için B. Fuller “yalın minimum” terimini öneriyordu.
YAŞAYAN YERYÜZÜ
İnanıyorum ki “organik” (daha seksi), “doğal” (daha lezzetli), “yeşil” (daha güzel), “bakir” (daha heyecan verici) olanı arzulamak için pek çok kişisel neden mevcut. Komünitas (P. Goodman’ın dediği gibi) ve şenlik (I. Illich’in dediği gibi) karşıtlarından daha keyiflidir. Yaşayan yeryüzünün organik şehrinin – sanatlar ve tüm devleşme hastalığından ve zoraki yalnızlığından arındırılmış bir uygarlığın hafiften dekadan zevklerine hasredilmiş küçük fakat yoğun bir insani kümeleşme – dışarı karşı korunması gerekmez fakat yine de şehirlerde yaşamayı sevenlerimiz bile “çevre” için savaşmakta dolaysız ve haz verici itkiler bulabilir. Biz militan biofilleriz13. Derin ekoloji, sosyal ekoloji, permakültür, uygun teknoloji… ideolojiler konusunda çok da seçici değiliz. Bırakın 1000 çiçek açsın.
PAZ TİPOLOJİSİ
“Esrarengiz bir din” ya da asi bir sanat hareketi, yerel olmayan bir PAZ biçimi olabilir, daha yoğun ve her şeyi tüketen bir hobi iletişim ağının olabileceği gibi Gizli Cemiyet (Çin Tongu) de coğrafi sınırları olmayan bir PAZ için model oluşturabilir. Fakat “en iyi durum senaryosu” boş zamana yayılan boş mekânı içerir. PAZ’ın özü TAZ’ın zevkleri ve risklerinin uzun vadede şiddetlendirilmesidir. Ve PAZ’ın şiddetlendirilmesi… Şimdi’nin Ütopyası’dır.
Hakim Bey
Çeviren: İnan Mayıs Aru
[1] Kral kelebekleri Kuzey Amerika’dan Güney Amerika’ya doğru uzun göçleri boyunca hep aynı, belirli ağaçlarda konaklarlar. Bu ağaçlar yolculuğu geriye doğru tekrarlayan bir sonraki kelebek nesli tarafından da kelebek moteli olarak kullanılır. Bilim adamlarının ağaçların doğal kokularını, biçimlerini ve çeşitli niteliklerini değiştirmelerine rağmen kelebekler konakladıkları ağacı tereddütsüz tekrar bulurlar ve ağacın bedeni bir kez daha siyah-turuncu kelebek desenleriyle kaplanır.
[2] Mülksüzler, Ursula K. LeGuin, Metis Yayınları
[3] Nietzsche mi söylemişti: “Çatlaklar kutsaldır, ışığı sızdırırlar…”
[4] kükürbitoloji: sukabağı bilimi
[5] arkoloji: architecture+ecology (mimari ve ekoloji) ekolojiyle mimariyi birleştiren, kent planlamasında alternatifler öneren, birey/cemaatin yaşadığı mekanda etkin olması gerektiğini vurgulayan teori
[6] zarafet duygusu: yem olmamak için kötü kokan osuruk böceğinin yeteneği de dahil bu zarafete
[7] telefonağacı (Phone Tree): özel gruplar halinde telefon aracılığıyla mesaj alma ya da yollama sistemi BBS(Bulletin Board System-Tebliğ Panosu Sistemi): internet üzerinden karşılıklı bilgi akışı sağlayan pano sistemi
[8] lavaro nero: kara borsa
[9] P.M. bolo’bolo, Kaos Yayınları, 2002
[10] IRS (Internal Revenue Service): Ulusal Gelir Servisi. İç ticaretten alınan vergiyi denetleyen servis
[11] Herodiyalılar Roma’ya ödedikleri vergiden yakındıklarında İsa onlara “Bana haraç ödediğiniz akçayı gösterin” der. Birisi cebinden bir akça çıkarır. İsa: “Üzerinde Sezar’ın resmi olan ve onun geçerli kıldığı akçayı kullanıyorsanız, yani Devlet’in adamıysanız, Sezar’ın sağladığı nimetlerden de yararlanıyorsanız, o zaman, Sezar isteyince kendi akçalarından birazını geriye verin ona. Sezar’ınkini Sezar’a Tanrı’ninkini de Tanrı’ya verin” der.
[12] rigor mortis: öldükten sonra vücudun katılaşması
[13] reversed version (RV): tersine çevrilmiş; özellikle İncil yorumlarıyla ilgili kullanılır