Basho’nun Asası Budalanın Tasası – İnan Mayıs Aru
Birkaç gündür kendime güzel bir asa yapmaya uğraşıyorum. Düzgün bir akasya dalı kestim, kabuğunu, dikenini sıyırdım. Akasya müthiş arsız bir ağaç. Sen kesiyorsun, kestiğin yerden bir düzine piç çıkıyor. Köylüler burada arazi açmak için kestikleri akasyaların dibine yeşil kurutan dedikleri bir ilaç atıyorlar ama nafile. Önceki yıl yeşil kurutan atılan bir arazide baharda orman gibi biten akasya piçlerini görünce kendimi gülmekten alamamış ve akasyaların direnişine hayran kalmıştım. Bahçede birkaç ay önce devrilmiş genç bir akasya sürgününün güzel ve sıkı kökünü görünce onu da testereyle ayırdım gövdeden, asaya bir başlık yaparım diye.
Akasya dalları hem esnek, hem de sağlam oluyor; uzun yürüyüşlere eşlik için biçilmiş kaftan. Ben dağda, tepede yürürken destek olsun diye ve biraz da kendimi yüzyıllar öncesinin kuş uçmaz, kervan geçmez dağlarında yürüyen bir derviş gibi hissetme özentisiyle yapıyor olsam da asa deyip geçmeyin siz yine de öyle. Asa, Zen izdeşlerinin ayrılmaz yoldaşlarından biri. Japonca ‘unsui’ (bulut-su) denen gezgin Zen keşişleri kendilerine bir usta araken ellerinde asaları o dağ senin bu dağ benim dolaşırlarmış. Yanında çalışacağı ustayı bulup bir manastıra yerleşen dervişlerin durumu için de ‘asasını duvara asmak’ deyimi kullanılırmış. Bir de hiçbir manastıra yerleşmeye yanaşmayan, ömürlerini gezgin dervişlikle sürdüren Zen izdeşleri var ki onlar için de mecaz yollu ‘asa’ denirmiş.
Zen ustası Basho, Mumon’un naklettiği meşhur bir koanda öğrencilerine “Asanız varsa, size bir asa vereyim; asanız yoksa alırım asanızı,” der.
Wumen bu koana yazdığı yorumda “Köprünün olmadığı yerde suyun sığını onun yardımıyla bulursun, aysız bir gecede ona yaslanarak evine dönersin. Asa diyecek olursan ona, yıldırım hızıyla boylarsın cehennemi,” dedikten sonra şu şiiri ekler:
Âlemde derini de sığı da
Bilir o hep avcunun içi gibi
Yerin temeli, göğün direği
Her yerde pekişir öğreti onunla
Zen ustası Wuzhou da şöyle bir yorumda bulunur bu koan için: “Basho asasını havaya kaldırıp ins-ü cinnin aklını aldı ya; gözün üstünde olur kaş dediğin balık kavağa çıksa.”
Kaliforniya’da yaşayan Amerikalı Tai Chi öğretmeni Michael P. Garofalo’nun dövüş sanatlarında sopa kullanımı üzerine notlarını derlediği bir web sayfası var. Bu sayfada Garofalo kendi yarattığı Taocu ölümsüz tiplemesi Shifu Miao Zhang’ı kısa bir hikâyede Basho’yla buluşturuyor ve Zen’in klasik Hancı-Yolcu diyalog üslubunda Basho’nun koanına yeni bir yorum getiriyor:
Zen ustası Basho eski dostu, Taocu ölümsüz Shifu Miao Zhang’a , “Asan varsa sana bir asa vereyim; asan yoksa alırım asanı,” der.
Miao Zhang, “Benim bir değneğim var seninse yok. Kendi değneğini ödünç almaya ne dersin?” diye cevap verir.
Basho’nun yanıtı, “Miao Zhang, cehenneme dek yolun var,” olur.
Miao Zhang kaşlarını çatar ve “Ee Basho, o zaman bu uzun ve sıcak yolculuk için değneğimi ödünç almam gerekecek, kusura bakma değneğini şimdi sana veremem,” der.
Ben işte böyle oturmuş bir yandan Mumon’un koanlarını falan çevirip bir yandan kendi boş lakırdılarımı yazarken tüm bu asa hikâyesine bir yorum da Haiku Usta’dan geldi:
Varlık yokluk dediğin koca bir muamma
Ne anlarım ben bu süslü püslü laflardan
Sen istediğin kadar kaç, istediğin yere saklan
Sakın ola köpeksiz köyde değneksiz dolaşırım sanma
İnan Mayıs Aru