Allen Ginsberg ve Gary Snyder Yazışması

Allen Ginsberg’ten Gary Snyder’a

Tanca, Fas, 22 Ağustos 1961

“Bana öyle geliyor ki Burroughs’un cut-up yöntemi sözel zihni devre dışı bırakmada koan yöntemine oldukça benziyor.” Dr. Timothy Leary onunla beraber deneylerine devam etmek üzere Harvard’a dönüyor. Burroughs zihninin ve bedeninin dışına çıkıp boşluğa açılmak üzere, hepsi de temelde cut-up yöntemine dayalı, bir dizi alıştırma geliştirdi. Yeni kitabı The Soft Machine cidden en iyisi. Artık yazın ya da herhangi bir biçimde edebiyatla uğraşmıyor ya da sadece dolaylı olarak uğraşıyor. Bu daha ziyade keşfe çıktığı alanların bir haritası ve kavramsal bilinci başkalaştırma teknikleri el kitabı. Harvard, “keyfî kavramsallaştırma”nın beynin belli bir bölgesinde –kortekste– yer aldığını ve uyuşturucuların da korteks faaliyetini devre dışı bırakarak beyni açık hale getirdiğini öne sürüyor. Bu nedenle günümüzdeki manevi mücadele, sinir sisteminin denetimi üzerine bir savaş. Şu halde, yazmayı bir yol olarak göremiyorum çünkü beni esas ilgilendiren konu zihinsel intikal gibi şeylerdi ve günümüz bilimsel araştırmaları muazzam bir atılım yaptı ve belki de kelimeleri bertaraf etti. En azından Burroughs ve Leary böyle düşünüyor. Yani, bir şiirin verebileceği her türlü estetik heyecan ve farkındalık artık birtakım kablolar ve ilaçlarla da harekete geçirilebilir, hem de çok daha isabetli biçimde.

Allen


Gary Snyder’dan Allen Ginsberg’e

Kyoto, Japonya, 4 Eylül 1961

Sevgili Allen,

Senden haber almak ne GÜZEL! Heyecan verici bir mektup ve muhtelif haberler. Dinle dostum, Batı-dışı kültürler Burroughs’un peşinde olduğu şeyi (en azından kısmen) binlerce yıldır yapıyor, ya da psikiyatri-psikoloji araştırmacılarının daha yeni yeni incelediği şeylerle zaten meşguller: Yani çeşitli tekniklerle zihnin ayrıştırılması ve zihinsel oluşun farklı düzeylerinin açılması. Oruç tutup dans eden Comanche gençleri tam da bunu yapıyordu. Ya da nefes denetimi ya da yerlilerin kullandığı sürüsüne bereket şifalı ot, buhar banyosu, güneşe bakmak vs. Hiçbir kablo ya da hap şairi emekliye ayıramayacak. Geçmişte, mesela Hindistan’ın yogasında, ne kadar olduysa anca o kadar olur. Çünkü günümüzün o kabloları ve hapları kadim zamanların ya da başka kültürlerin çileci tekniklerinin bir eşdeğerinden başka bir şey değil. İnsanlar kopuş ya da zihnin ayrışması yoluyla bir içgörü elde etmek istediklerinde ASLA şairlere gitmezlerdi, ona doğru uyuşturucuyu verecek ya da doğru dansı öğretecek kişiye giderlerdi. Şairin işiyse, bununla yine bağlantılı, başka bir şeydir. Onun işi dille. Sözcüklerden azade olmakla değil, SÖZCÜKLERİ AZAT ETMEKLE ilgili. Dünyada her kim varsa dilinin üstüne oturuvermek (Joshu) (?) ve iç görüsünü kutlamak, şarkı söylemek, anlatmak, işitenin zihninde kelimeleri gidebilecekleri kadar ileri taşımak… Ama ASLA zihinsel intikal değil ki bazen kazara bunu da yapmış olabilirler. Esas amacı yorumlamak mı onun? Eril büyü dili mi? Bence daha başka bir şey. Sen, Allen Ginsberg, sadece bir gör-ücü olduğun için yüce değilsin, bunu Musalarla, ilham perileriyle yaptığın için öylesin. En azından ben böyle düşünüyorum. Ve tüm kalbimle inanıyorum ki hiçbir şey şairi emekliye ayıramaz. O görür ve YAPAR.

Bir de, ek olarak, uyuşturucular, çileciler, yoga, Şamanizm ve benzerlerinde, tıpkı Hinduizm ve Budizm’de de olduğu gibi noksansız yaklaşımın ekstra öğesi, bilinçli bir değişim ve tüm benlikler ağının yapısında bir şeyleri değiştirme isteği öğesidir. Zihnin girift yan yollarını keşfe çıkmanın çok daha ötesinde tüm oluşu zihne ve oradaki yaşama iliştirmek: bir zaman süreci.

(…)

Sevgiler
Gary

Patreon ile ABONE olarak bağımsız yayıncılığı destekleyin!
Become a patron at Patreon!